Mardin gezilecek yerler dendiğinde her köşesi ayrı bir tarihi dokuyla bezenmiş, masalsı atmosferiyle büyüleyen nadide şehirlerden biri karşımıza çıkıyor. Mezopotamya’nın kalbinde, taş işçiliğinin göz alıcı örnekleriyle süslenmiş daracık sokaklarda zaman adeta bambaşka akıyor. Binlerce yıl boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan bu şehir, herkesin en az bir kere gelip görmesi gereken özel yerlerden biri. Mis gibi baharat kokuları, taş evlerin serinliği ve yüzyıllardır şehri sarmalayan hoşgörü havası Mardin’i gezerken adım adım hissediliyor. Eğer rotanızı Mardin’e çevirdiyseniz, bu büyüleyici şehirde mutlaka görmeniz gereken yerleri bu yazıda sizin için listeledim.
Mardin Kalesi
Mardin gezisinin belki de en yüksek ve etkileyici noktası olan Mardin Kalesi, adeta tüm Mezopotamya’ya tepeden bakan muhteşem bir manzara sunuyor. “Kartal Yuvası” olarak da anılan bu kale, şehrin hemen üzerinde yükselmekte ve neredeyse tüm Mardin’i kucaklar gibi bir izlenim bırakıyor. M.Ö. 330 yılında yapılan kalenin tarihi insanı büyülüyor; surların arasından bakarken tarihin tozlu yollarında kayboluyorsunuz. Özellikle gün batımında kaleye çıkanlar, güneşin Mezopotamya ovası üzerindeki dansına tanık olabiliyor. Şu an askeri bir bölge olduğundan her zaman ziyarete açık olmasa da zaman zaman düzenlenen turlarla içeri girebilir ya da kalenin eteklerindeki yürüyüş yollarında manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Mardin Kalesi Efsanesi
Mardin Kalesi’nin en çok anlatılan efsanelerinden biri; buranın Hz. İsa’nın havarilerinden biri tarafından kurulduğuna dair halk arasında yaygın bir inanışa sahip olması. Ayrıca aşağıdan bakıldığında kartal yuvasını andıran yapısıyla da birçok masalsı hikaye türemiştir.
Ulu Camii
Mardin’in simgesi haline gelmiş olan Ulu Camii, 12. yüzyılda Artuklu Beyliği zamanında inşa edilmiş ve o günden bugüne ihtişamını hiç yitirmemiş bir yapıdır. Caminin en dikkat çekici kısmı ise tek minaresidir; ince ve uzun minaresiyle şehri gezdikçe her noktadan kolayca fark edilir. Gerek taş işçiliği, gerekse içerisinde barındırdığı mistik hava, burayı ziyaret edenleri adeta büyüler. İçeri adım attığınızda taş sütunlar ve işlemeli kemerler arasında geçmişten gelen bir huzur kendisini hemen hissettirir. Özellikle sabah veya akşam saatlerinde sessizliğin hakim olduğu zamanlarda bu atmosfer en güzel haliyle yaşanır.
Zinciriye Medresesi
1385 yılında Sultan Melik Necmeddin İsa tarafından yaptırılan Zinciriye Medresesi, Mardin’in tarihi kimliğini en iyi özetleyen yapılardan. Gotik ve İslam mimarisinin eşsiz bir birleşimi olan medreseye, ihtişamlı kapısından geçtiğinizde taş avlusuyla karşılaşırsınız. İçerideki küçük ama zarif detaylar, taş motifler ve ferah odalar burayı gezenlerin ilgisini çekiyor. Medresenin terasına çıkmayı ihmal etmeyin; çünkü burada Mardin’in eşsiz panoramik manzarasını seyre dalabilir ve fotoğraf çekmek için mükemmel bir fırsat yakalayabilirsiniz.
Zinciriye Medresesi'nin Teras Manzarası
Medresenin terasından bakınca sadece Mardin değil, Mezopotamya Ovası da önünüzde serilir. Özellikle gün doğumunda ya da gün batımında buradan manzarayı izlemek tarifsiz bir deneyimdir.
Deyrulzafaran Manastırı
Mardin kent merkezine yaklaşık 4 km uzaklıkta yer alan Deyrulzafaran Manastırı, dünyanın en eski manastırlarından biri olarak kabul ediliyor. 5. yüzyılda Süryani Ortodoks toplumu için inşa edilmiş olan manastır, ismini arazisinde bolca yetişen safran bitkisinden alıyor. Kendine özgü mimarisi, iç içe geçmiş avluları, taş duvarları ve mistik atmosferi burayı olağanüstü kılıyor. Kimi dönemler Süryani Patrikliği’ne de ev sahipliği yapmış olan manastırda, rehber eşliğinde düzenlenen turlarla avluları, şapelleri ve gizli geçitleri keşfetmek mümkün.
Deyrulzafaran'da Ziyaret Kuralları
Manastır içerisinde sessizliğe özen göstermek ve belli alanlarda fotoğraf çekilmemesi gerektiğini hatırlatmak önemli. Rehberli tur katılımları ise hem bilgilenmek hem de mekanı anlayabilmek açısından tavsiye ediliyor.
Kasımiye Medresesi
Gösterişli kapısıyla hemen dikkat çeken Kasımiye Medresesi, Artuklu ve Akkoyunlu dönemlerinden izler taşıyan muazzam bir eser. 15. yüzyılda inşası tamamlanan yapı, hem medrese olarak hem de dini eğitim merkezi olarak kullanılmış. Medresenin avlusu ortasındaki havuz, hayatın ve ölümün simgesi olarak kabul edilmiş. Avludaki sadelik ve taş işçiliği, ziyaretçilere adeta huzur aşılıyor. Şehir manzarasını izleyebileceğiniz geniş terasıyla da oldukça keyifli bir durak olan Kasımiye, insanı derin düşüncelere sevk ediyor.
Midyat Eski Şehir
Mardin’e gelmişken mutlaka yolu Midyat’a düşürmeli. Yaklaşık 1 saatlik mesafede bulunan Midyat, taş evleri, labirenti andıran dar sokakları ve dillere destan konukseverliği ile ünlü. Şehirde gezinirken eski evlerin taş duvarlarına dokunmak, el işçiliğinin izlerini incelemek ve yöresel kahvaltılarla damakları şenlendirmek mümkündür. Midyat’ta tarihi konaklardan birinde oturup Süryani şarabı tatmak ya da yöresel telkâri gümüş işçiliğini görmek Mardin seyahatinin unutulmazları arasında yer alır.
Midyat Konuk Evleri
Birçok eski Midyat evi restore edilerek butik otel ya da konuk evi olarak değerlendiriliyor. Buralarda birkaç gece konaklamak, geçmişi hissetmek için harika bir deneyim sunuyor.
Mor Gabriel Manastırı
Yine Midyat’a yolunuz düştüyse, Mor Gabriel Manastırı’nı mutlaka ziyaret listenize ekleyin. 397 yılında kurulan bu manastır, Anadolu’nun en eski Süryani Ortodoks manastırlarından biri ve halen faaliyette. Muhteşem taş işçiliği ve binlerce yıllık geçmişiyle görenleri kendine hayran bırakıyor. Manastır, yalnızca dini bir merkez değil, aynı zamanda tarih boyunca bilim ve kültür merkezi olarak da hizmet vermiş.
Sabancı Kent Müzesi
Mardin şehir merkezinde konumlanan Sabancı Kent Müzesi, hem bölge tarihi hem de Mardin’in çok kültürlü yapısıyla tanışmak için harika bir başlangıç noktası. Taş binası, özenle düzenlenmiş sergileri ve gelenekselle moderni bir araya getiren atmosferiyle ziyaretçilerine keyifli bir yolculuk sunar. Müzede Mardin’in el sanatlarından günlük yaşam eşyalarına, dini vecibelerden geleneksel kıyafetlere kadar geniş bir yelpazede eser görebilirsiniz.
Şehidiye Camii
Mardin şehir merkezi boyunca uzanan daracık sokaklarda yürürken, aniden karşınıza çıkan Şehidiye Camii, zarif minaresi ve etkileyici taş mimarisiyle büyülüyor. 13. yüzyıldan kalan caminin özellikle minaresi üzerinde duran taş işlemeleri dikkat çekici. Avlusunda kısa bir mola verip şehrin karmaşasından uzaklaşmanız mümkün.
Mardin Taş Evleri ve Abbaraları
Mardin’in eşsiz havasını işte bu taş evler ve tünel şeklindeki abbaralar tamamlıyor. Yazın serin, kışın sıcak tutan bu taş yapılar, Mardin havasını koklamanıza vesile olur. Abbaralar ise bir evden diğerine geçişi sağlayan, bazen sokakların üstünden ahşap ya da taş köprülerle birleşmiş özel yapılardır. Özellikle gün doğumunda dar sokaklarda yürümek, taş duvarlara dokunmak ve abbaraların serinliğini hissetmek tarifsiz bir keyif.
Mardin Gezilecek Yerler Gezisi Planlayanlara Öneriler
Mardin gezinizden maksimum keyif almak ve bu eşsiz şehrin her köşesini doya doya keşfetmek için bazı önerilerim olacak:
- Konaklama için tarihi taş konakları tercih edin. Böylece Mardin’in ruhunu bütün geceye yayabilirsiniz.
- Yerel lezzetleri mutlaka tadın: Kaburga dolmasından sembüsek ve harire tatlısına, Süryani şarabından badem şekeri ve mırra kahvesine kadar uzanan yöresel tatları deneyimleyin.
- Şehre yürüyerek hakim olun: Dar ve araç trafiğine kapalı sokaklarda yürüyerek gizli güzellikleri keşfedin.
- Fotoğraf makinenizi hazır tutun: Gündoğumu ve günbatımında taş evlerde muazzam fotoğraflar çekebilirsiniz.
- El işi ürünlerden hediyelik alın: Telkâri gümüş, bakır işlemeler ve halı-kilim gibi yerel sanatları mutlaka inceleyin.
- Rehberli turlara katılın: Bölgenin kültürel zenginliğini, tarihini ve efsanelerini yerinde dinlemek için yerel rehberlerden faydalanın.
- Mevsime dikkat edin: Mardin yazları oldukça sıcak olduğundan, ilkbahar ve sonbahar dönemleri şehri gezmek için çok daha keyiflidir.
Sonuç
Mardin gezilecek yerler konusunda Türkiye’nin en zengin şehirlerinden biri olma özelliğini fazlasıyla hak ediyor. Her sokağında, her taşında; farklı bir medeniyetin, bir arada yaşama kültürünün izlerini bulmak mümkün. Eşsiz mimarisi, lezzetli mutfağı, rengarenk kültürü ve benzersiz panoramasıyla hafızalarda yer edecek bir seyahat vaat ediyor. Eğer siz de başka bir dünyaya adım atmak, sadece gezmek değil, adeta bir zaman yolculuğuna çıkmak istiyorsanız Mardin’in çağrısına kulak verin. Tek yapmanız gereken, ayaklarınıza rahat bir ayakkabı geçirmek ve bu büyülü şehrin taş sokaklarında kaybolmaya cesaret etmek. İyi seyahatler!